Sekam
Henüz vakit varken...
Mail Adresiniz :
Şifreniz :
Mail Adresiniz : Şifreniz : Şifre Tekrar : Adınız Soyadınız : Telefon No ( isteğe bağlı) :
Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikaları

Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikaları

GELENEKSEL SEKAM KAHVALTILI TOPLANTISI SICAK BİR ORTAMDA GERÇEKLEŞTİ

SEKAM (Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi) olarak gerçekleştirdiğimiz Geleneksel Kahvaltı programımız kapsamında yeni sezona, oldukça önemli bir konuyu gündeme getirerek başladık. “Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler ile Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikalarının Karşılaştırılması” konusunu, dalında bir ilk olan, Altınay Robotları Teknolojisi A. Ş. Yön. Kur. Başkanı Hakan Altınay sundu.

Programımıza, Akademisyenler, İşadamları ve Öğretmenlerden oluşan 75-80 kişilik bir grup iştirak etti. Cumartesi sabah saat 09:00-10:00 arası güzel bir kahvaltıyla başlayan programımızın açılış konuşmasını, Genel Başkanımız Prof. Dr. Burhanettin Can yaptı.

Hocamız açılış konuşmasında, kendi değerlerimizi referans alacak bir kaliteyi hedeflememiz gerektiğini vurgulayarak, bu minvalde “Biz Kimiz?”, “Biz Hangi Kültür ve Medeniyetin Çocuklarıyız?” soruları eşliğinde, bütün çözüm önerilerimizi bu Kültür ve Medeniyet havzası içerisinde kalarak sunmamız gerektiğinin altını çizdi. Başka bir Kültür ve Medeniyet havzasının kavramlarıyla, çalışmalarıyla, Türkiye’deki toplumu analiz etmeye kalkışmanın, ağır bedeller ödememize sebebiyet vereceğini söyleyen Burhanettin Can, Hz. Muhammed’in, “Yeryüzünde âlimlerin durumu, karanlık gecede kendisine bakılarak yol bulunan, gökteki yıldızlara benzer. Yıldızlar kararınca, yolcuların yolunu kaybetmesi an meselesidir.” Hadis-i Şerifine dikkat çekerek, bu minvalde akademik dünyanın sesini çıkarması, yol haritası ortaya koyması, düşüncelerini söylemesi, yazması ve çizmesinin, gökteki yıldızlar gibi millete/ümmete yol göstermesinin şart olduğunu ifade etti. Bunun gerçekleşmemesi durumunda ise Türkiye’nin ödeyeceği bedelin çok ağır olacağını söyledi. Yine bu çerçevede âlimlerimizin, gerek siyasilere gerek toplumun tüm kesimlerine yönelik yol gösterici bir konumda olması gerektiğini belirtti. Burhanettin Can konuşmasını, işadamlarında ve akademisyenlerde müthiş bir potansiyelin olduğunu belirterek, hakikatlerin ortaya konulması meselesinde ve yol gösterici olma konusunda daha çok inisiyatif almalarının elzem olduğunu belirterek bitirdi.

Daha sonra programınızın konuğu Hakan Altınay, sunumlarını yapmak üzere kürsüye çıktı.

Ulusal ve Uluslararası çapta birçok ödülün sahibi olan Altınay, gerek kamu gerekse özel sektörde çeşitli görevler üstlenmiştir. Ar-Ge Kanunu hazırlık çalışmalarında bulunan Hakan Altınay, Robotik firmasıyla, 1996 yılında Dünya Robot Federasyonu (IFR) tarafından, Avrupa’nın 18 robot üreticisinden biri olarak kabul edilmiştir.

Yurt içi ve yurt dışında, geliştirdiği birçok yenilikçi ürün ve üretim teknolojilerine sahip olan, Türkiye ve Almanya’daki 7 şirketini, 250’si mühendis ve doktoralı 420 çalışanıyla birlikte, ulusal ve uluslararası sanayinin hizmetine sunan Altınay, dünyanın ve Türkiye’nin teknolojide geldiği noktayı ve imkânları karşılaştırdı.

Altınay, yaptığı sunumunu şu konular üzerine inşa etti:

  • Dünyadaki Bilim ve Teknoloji, Strateji ve Politika Çalışmalarından Örnekler
  • Ülkemizde Yapılan Strateji Çalışmaları
  • Ulusal Teknolojinin Sanayileşmesi Üzerine Model Önerisi

Konuşmasında yukarıdaki başlıkları açan Altınay, kısaca şu hususlara değindi:

“Dünyada uygulanan Teknoloji politikaları genelde iki temel görev üzerine bina edilmiştir. Bunlardan biri “Misyon Odaklı”, ABD-Fransa-İngiltere gibi, diğeri ise özellikle 1945’ten sonra oluşan, Almanya ve Japonya’da olduğu gibi “Yayılma Odaklı”dır. Misyon Odaklı teknoloji ülkelerine baktığınızda zaten egemen güçleri hissediyorsunuz ve bu ülkeler özellikle savunma konularına ağırlık vererek ilerliyor. Yayılma odaklı teknoloji politikası uygulayan diğer ülkeler ise üretmiş olduğu ürünleri dünyaya satarak hâkim konumuna gelmeye çalışıyorlar.

Ülkemizin mevcut teknoloji politikasında son dönemlerde her ne kadar nitelikli ürünlere yatırım yapılması söz konusu olsa da, yönetim modelimiz oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Verilen desteklerin herhangi bir hedef belirlenmeden yapılması, bizlerin Ulusal anlamda nereye gideceğimiz konusunda bir belirsizliği de beraberinde getirmektedir. On yıl sonra hangi teknolojiyi, hangi alanda, hangi akademik altyapıyı yetiştireceğiz, kaç tane bilim insanımız olacak, onlar hangi teknolojide konumlarını geliştirecek, sanayide nasıl çalışacaklar ve nasıl bir sanayi alt yapımız olacak, bunların hepsi bir belirsizliğe mahkûm. Bizim ülke olarak asıl sorunumuz, teknoloji konusunda yapılan hazırlıkları yürütecek, yönetecek, onu hayata geçirecek altyapıya, insana ve ona ilave desteğe ihtiyacımız olmasıdır.

Ülkemizin 2023 Vizyonu ve Sanayileşme Hedefleri Trenine yetişmek için koşmak bize güç veriyor ve fakat Gelişmiş Ülke Sanayisi dijital dönüşüm gücünün oluşturacağı teknoloji kullanma baskısı bizim için büyük tehdit içeriyor. Trene binememek mümkün… Önümüzde bambaşka bir dünya geliyor ve bizler buna ivedilikle hazırlık yapmak durumundayız. Elbette bu yönde çalışmalarımız var; insansız hava aracı üretmek gibi.

Japonya’da çok büyük ticari destek firmaları var. Bunların amacı, Japon firmalarını Uluslararası camiada iş yapabilme yeteneklerine destek olmak. Bizler ise cengâver vaziyette çantamızda mal satmaya gidiyoruz. Eğer bir desteğiniz olmazsa size dünyayı dar ediyorlar. O yüzden bizim hem teknoloji politikalarımızın hem alt yapımızın destekleyici olması gerekir. Ben her ne kadar kendi çabalarımla Uluslararası düzeyde teknoloji satsam da, bu durum bir noktadan sonra insanı öldürücü oluyor; bizim insanı olduran bir yapıya ihtiyacımız var. Ki bizler de sahada varız diyebilelim. Yani devletin eşgüdümü içerisinde geniş iş yapabilme yeteneği geliştirmemiz lazım. Burada elbirliği çok büyük önem arz ediyor. O sebeple ben bu konuda yalnız olduğumuzu görüyorum. Devlet sadece vergi almayı düşünmemeli. Devlet, kendisinin geleceği için mücadele edenin yanında olduğunu göstermesi lazım. Bunu sağlayamadığımız müddetçe ülkemizi hiçbir yere götürmemiz mümkün olamayacaktır.”

Programımız, soru-cevap faslından sonra nihayete erdi. Bir sonraki kahvaltı programında, yeni bir konuk eşliğinde, yine derinlikli bir konuyu ele almayı umuyoruz. Bizleri, yaptığı kapsamlı sunumuyla, gelecek konusunda hassasiyetle düşünmeye sevk eden Hakan Altınay’a ve kendisini dinlemeye gelen misafirlerimize SEKAM Ailesi olarak teşekkür ediyoruz.

                                                                             Haber ve Fotoğraflar: Hakan Çandır

(SEKAM) SOSYAL, EKONOMİK VE KÜLTÜREL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ